وَكَيۡفَ
تَكۡفُرُونَ
وَأَنتُمۡ
تُتۡلَىٰ
عَلَيۡكُمۡ
ءَايَٰتُ
ٱللَّهِ
وَفِيكُمۡ
رَسُولُهُۥۗ
وَمَن
يَعۡتَصِم
بِٱللَّهِ
فَقَدۡ
هُدِيَ
إِلَىٰ
صِرَٰطٖ
مُّسۡتَقِيمٖ
١٠١

Allah'ın ayetleri size okunur, aranızda da Peygamberi bulunurken nasıl inkar edersiniz? Kim Allah'ın Kitabına sarılırsa şüphesiz doğru yola erişir.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:102

يَٰٓأَيُّهَا

ٱلَّذِينَ

ءَامَنُواْ

ٱتَّقُواْ

ٱللَّهَ

حَقَّ

تُقَاتِهِۦ

وَلَا

تَمُوتُنَّ

إِلَّا

وَأَنتُم

مُّسۡلِمُونَ

١٠٢

Ey inananlar! Allah'tan, sakınılması gerektiği gibi sakının, sizler ancak müslüman olarak can verin.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:103

وَٱعۡتَصِمُواْ

بِحَبۡلِ

ٱللَّهِ

جَمِيعٗا

وَلَا

تَفَرَّقُواْۚ

وَٱذۡكُرُواْ

نِعۡمَتَ

ٱللَّهِ

عَلَيۡكُمۡ

إِذۡ

كُنتُمۡ

أَعۡدَآءٗ

فَأَلَّفَ

بَيۡنَ

قُلُوبِكُمۡ

فَأَصۡبَحۡتُم

بِنِعۡمَتِهِۦٓ

إِخۡوَٰنٗا

وَكُنتُمۡ

عَلَىٰ

شَفَا

حُفۡرَةٖ

مِّنَ

ٱلنَّارِ

فَأَنقَذَكُم

مِّنۡهَاۗ

كَذَٰلِكَ

يُبَيِّنُ

ٱللَّهُ

لَكُمۡ

ءَايَٰتِهِۦ

لَعَلَّكُمۡ

تَهۡتَدُونَ

١٠٣

Toptan Allah'ın ipine sarılın, ayrılmayın. Allah'ın size olan nimetini anın: Düşmandınız, kalblerinizin arasını uzlaştırdı da onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi oradan kurtardı. Allah, doğru yola erişesiniz diye size böylece ayetlerini açıklar.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:104

وَلۡتَكُن

مِّنكُمۡ

أُمَّةٞ

يَدۡعُونَ

إِلَى

ٱلۡخَيۡرِ

وَيَأۡمُرُونَ

بِٱلۡمَعۡرُوفِ

وَيَنۡهَوۡنَ

عَنِ

ٱلۡمُنكَرِۚ

وَأُوْلَٰٓئِكَ

هُمُ

ٱلۡمُفۡلِحُونَ

١٠٤

Sizden, iyiye çağıran, doğruluğu emreden ve fenalıktan meneden bir cemaat olsun. İşte başarıya erişenler yalnız onlardır.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:105

وَلَا

تَكُونُواْ

كَٱلَّذِينَ

تَفَرَّقُواْ

وَٱخۡتَلَفُواْ

مِنۢ

بَعۡدِ

مَا

جَآءَهُمُ

ٱلۡبَيِّنَٰتُۚ

وَأُوْلَٰٓئِكَ

لَهُمۡ

عَذَابٌ

عَظِيمٞ

١٠٥

Kendilerine belgeler geldikten sonra ayrılan ve ayrılığa düşenler gibi olmayın. Bir takım yüzlerin ağaracağı ve bir takım yüzlerin kararacağı günde büyük azab onlaradır. Yüzleri kararanlara: "İnanmanızdan sonra inkar eder misiniz? İnkar etmenizden dolayı tadın azabı" denecektir.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:106

يَوۡمَ

تَبۡيَضُّ

وُجُوهٞ

وَتَسۡوَدُّ

وُجُوهٞۚ

فَأَمَّا

ٱلَّذِينَ

ٱسۡوَدَّتۡ

وُجُوهُهُمۡ

أَكَفَرۡتُم

بَعۡدَ

إِيمَٰنِكُمۡ

فَذُوقُواْ

ٱلۡعَذَابَ

بِمَا

كُنتُمۡ

تَكۡفُرُونَ

١٠٦

— Turkish Translation(Diyanet)

3:107

وَأَمَّا

ٱلَّذِينَ

ٱبۡيَضَّتۡ

وُجُوهُهُمۡ

فَفِي

رَحۡمَةِ

ٱللَّهِۖ

هُمۡ

فِيهَا

خَٰلِدُونَ

١٠٧

Yüzleri ağaranlar ise Allah'ın rahmetindedirler. Onlar orada temellidirler.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:108

تِلۡكَ

ءَايَٰتُ

ٱللَّهِ

نَتۡلُوهَا

عَلَيۡكَ

بِٱلۡحَقِّۗ

وَمَا

ٱللَّهُ

يُرِيدُ

ظُلۡمٗا

لِّلۡعَٰلَمِينَ

١٠٨

İşte bunlar, sana doğru olarak okuduğumuz Allah'ın ayetleridir. Allah hiç kimseye zulmetmek istemez.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:109

وَلِلَّهِ

مَا

فِي

ٱلسَّمَٰوَٰتِ

وَمَا

فِي

ٱلۡأَرۡضِۚ

وَإِلَى

ٱللَّهِ

تُرۡجَعُ

ٱلۡأُمُورُ

١٠٩

Göklerde olanlar da, yerde olanlar da Allah'ındır. İşler Allah'a varacaktır.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:110

كُنتُمۡ

خَيۡرَ

أُمَّةٍ

أُخۡرِجَتۡ

لِلنَّاسِ

تَأۡمُرُونَ

بِٱلۡمَعۡرُوفِ

وَتَنۡهَوۡنَ

عَنِ

ٱلۡمُنكَرِ

وَتُؤۡمِنُونَ

بِٱللَّهِۗ

وَلَوۡ

ءَامَنَ

أَهۡلُ

ٱلۡكِتَٰبِ

لَكَانَ

خَيۡرٗا

لَّهُمۚ

مِّنۡهُمُ

ٱلۡمُؤۡمِنُونَ

وَأَكۡثَرُهُمُ

ٱلۡفَٰسِقُونَ

١١٠

Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, doğruluğu emreden, fenalıktan alıkoyan, Allah'a inanan hayırlı bir ümmetsiniz. Kitap ehli inanmış olsalardı, kendileri için daha hayırlı olurdu; içlerinde inananlar olmakla beraber, çoğu yoldan çıkmıştır.

— Turkish Translation(Diyanet)