كَدَأۡبِ
ءَالِ
فِرۡعَوۡنَ
وَٱلَّذِينَ
مِن
قَبۡلِهِمۡۚ
كَذَّبُواْ
بِـَٔايَٰتِنَا
فَأَخَذَهُمُ
ٱللَّهُ
بِذُنُوبِهِمۡۗ
وَٱللَّهُ
شَدِيدُ
ٱلۡعِقَابِ
١١

Bunların tutumu, Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin tutumu gibi ki, ayetlerimizi yalanladılar da Allah onları günahlarından dolayı yok (helak) etti. Allah'ın cezalandırması şiddetlidir.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:12

قُل

لِّلَّذِينَ

كَفَرُواْ

سَتُغۡلَبُونَ

وَتُحۡشَرُونَ

إِلَىٰ

جَهَنَّمَۖ

وَبِئۡسَ

ٱلۡمِهَادُ

١٢

İnkar edenlere: "Yenileceksiniz, toplanıp cehenneme sürüleceksiniz, orası ne kötü döşektir" de.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:13

قَدۡ

كَانَ

لَكُمۡ

ءَايَةٞ

فِي

فِئَتَيۡنِ

ٱلۡتَقَتَاۖ

فِئَةٞ

تُقَٰتِلُ

فِي

سَبِيلِ

ٱللَّهِ

وَأُخۡرَىٰ

كَافِرَةٞ

يَرَوۡنَهُم

مِّثۡلَيۡهِمۡ

رَأۡيَ

ٱلۡعَيۡنِۚ

وَٱللَّهُ

يُؤَيِّدُ

بِنَصۡرِهِۦ

مَن

يَشَآءُۚ

إِنَّ

فِي

ذَٰلِكَ

لَعِبۡرَةٗ

لِّأُوْلِي

ٱلۡأَبۡصَٰرِ

١٣

Karşı karşıya gelen iki topluluğun durumlarında sizin için ibret vardır; biri Allah yolunda savaşanlardır, diğeri inkarcılardır ki, bunlar karşı tarafı gözleriyle kendilerinin iki misli görüyorlardı. Allah dilediğini yardımıyla destekler. Bunda görebilenler için ibret vardır.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:14

زُيِّنَ

لِلنَّاسِ

حُبُّ

ٱلشَّهَوَٰتِ

مِنَ

ٱلنِّسَآءِ

وَٱلۡبَنِينَ

وَٱلۡقَنَٰطِيرِ

ٱلۡمُقَنطَرَةِ

مِنَ

ٱلذَّهَبِ

وَٱلۡفِضَّةِ

وَٱلۡخَيۡلِ

ٱلۡمُسَوَّمَةِ

وَٱلۡأَنۡعَٰمِ

وَٱلۡحَرۡثِۗ

ذَٰلِكَ

مَتَٰعُ

ٱلۡحَيَوٰةِ

ٱلدُّنۡيَاۖ

وَٱللَّهُ

عِندَهُۥ

حُسۡنُ

ٱلۡمَـَٔابِ

١٤

Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve develere, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının nimetleridir, oysa gidilecek yerin güzeli Allah katındadır.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:15

۞ قُلۡ

أَؤُنَبِّئُكُم

بِخَيۡرٖ

مِّن

ذَٰلِكُمۡۖ

لِلَّذِينَ

ٱتَّقَوۡاْ

عِندَ

رَبِّهِمۡ

جَنَّٰتٞ

تَجۡرِي

مِن

تَحۡتِهَا

ٱلۡأَنۡهَٰرُ

خَٰلِدِينَ

فِيهَا

وَأَزۡوَٰجٞ

مُّطَهَّرَةٞ

وَرِضۡوَٰنٞ

مِّنَ

ٱللَّهِۗ

وَٱللَّهُ

بَصِيرُۢ

بِٱلۡعِبَادِ

١٥

De ki: Bundan daha iyisini size haber vereyim mi? Allah'a karşı gelmekten sakınanlara, Rab'lerinin katında, altlarından ırmaklar akan ve orada temelli kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Allah kullarını hakkiyle görücüdür.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:16

ٱلَّذِينَ

يَقُولُونَ

رَبَّنَآ

إِنَّنَآ

ءَامَنَّا

فَٱغۡفِرۡ

لَنَا

ذُنُوبَنَا

وَقِنَا

عَذَابَ

ٱلنَّارِ

١٦

Onlar ki, "Rabbimiz! Biz şüphesiz inandık, bunun için günahlarımızı bize bağışla ve bizi ateşin azabından koru" diyen, sabreden, doğru olan, gönülden kulluk eden, hayra sarfeden ve seher vakitlerinde bağışlanma dileyenlerdir.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:17

ٱلصَّٰبِرِينَ

وَٱلصَّٰدِقِينَ

وَٱلۡقَٰنِتِينَ

وَٱلۡمُنفِقِينَ

وَٱلۡمُسۡتَغۡفِرِينَ

بِٱلۡأَسۡحَارِ

١٧

— Turkish Translation(Diyanet)

3:18

شَهِدَ

ٱللَّهُ

أَنَّهُۥ

لَآ

إِلَٰهَ

إِلَّا

هُوَ

وَٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ

وَأُوْلُواْ

ٱلۡعِلۡمِ

قَآئِمَۢا

بِٱلۡقِسۡطِۚ

لَآ

إِلَٰهَ

إِلَّا

هُوَ

ٱلۡعَزِيزُ

ٱلۡحَكِيمُ

١٨

Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahibleri, O'ndan başka tanrı olmadığına şahidlik etmişlerdir. O'ndan başka tanrı yoktur, O güçlüdür, Hakim'dir.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:19

إِنَّ

ٱلدِّينَ

عِندَ

ٱللَّهِ

ٱلۡإِسۡلَٰمُۗ

وَمَا

ٱخۡتَلَفَ

ٱلَّذِينَ

أُوتُواْ

ٱلۡكِتَٰبَ

إِلَّا

مِنۢ

بَعۡدِ

مَا

جَآءَهُمُ

ٱلۡعِلۡمُ

بَغۡيَۢا

بَيۡنَهُمۡۗ

وَمَن

يَكۡفُرۡ

بِـَٔايَٰتِ

ٱللَّهِ

فَإِنَّ

ٱللَّهَ

سَرِيعُ

ٱلۡحِسَابِ

١٩

Allah katında din, şüphesiz İslam'dır. Ancak, Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın ayetlerini kim inkar ederse bilsin ki, Allah hesabı çabuk görür.

— Turkish Translation(Diyanet)

3:20

فَإِنۡ

حَآجُّوكَ

فَقُلۡ

أَسۡلَمۡتُ

وَجۡهِيَ

لِلَّهِ

وَمَنِ

ٱتَّبَعَنِۗ

وَقُل

لِّلَّذِينَ

أُوتُواْ

ٱلۡكِتَٰبَ

وَٱلۡأُمِّيِّـۧنَ

ءَأَسۡلَمۡتُمۡۚ

فَإِنۡ

أَسۡلَمُواْ

فَقَدِ

ٱهۡتَدَواْۖ

وَّإِن

تَوَلَّوۡاْ

فَإِنَّمَا

عَلَيۡكَ

ٱلۡبَلَٰغُۗ

وَٱللَّهُ

بَصِيرُۢ

بِٱلۡعِبَادِ

٢٠

Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a verdim" de. Kendilerine Kitap verilenlere ve kitapsızlara: "Siz de İslam oldunuz mu?" de, şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir, yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür.

— Turkish Translation(Diyanet)

İpucu: ile gezinmeyi deneyinctrlK