٨١

De ki: "Eğer Rahman olan Allah'ın çocuğu olsa, kulluk edenlerin ilki ben olurdum."

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٢
Göklerin ve yerin Rabbi, Arşın Rabbi onların vasıflandırmalarından münezzehtir.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٣
Bırak onları, kendilerine söz verilen güne kavuşana kadar, dalsınlar, oynasınlar.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٤
Gökte de Tanrı, yerde de Tanrı O'dur. Hakim olan, her şeyi bilen O'dur.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٥
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı kendisinin olan Allah ne yücedir! Kıyamet saatini bilmek O'na aittir. O'na döneceksiniz.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٦
Allah'ı bırakıp yalvardıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahidlik edenler bunun dışındadır.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٧
And olsun ki, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan: "Allah" derler. Öyleyken nasıl da aldatılıp döndürülüyorlar?

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٨
Onlar hakkında: "Ey Rabbim! Bunlar inanmayan bir millettir" demesi üzerine Allah: "Onlardan geç, esenlik dile; yakında bileceklerdir" buyurdu.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٩
Onlar hakkında: "Ey Rabbim! Bunlar inanmayan bir millettir" demesi üzerine Allah: "Onlardan geç, esenlik dile; yakında bileceklerdir" buyurdu.

— Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders