٨١

Onlara ayetlerimizi verdiğimiz halde, yüz çevirmişlerdi.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٢
Dağlarda, güven içinde olarak evler yontuyorlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٣
Sabaha karşı çığlık onları yakalayıverdi.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٤
Yaptıkları kendilerine bir fayda sağlamadı.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٥
Biz, gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları gereğince yarattık. Kıyamet günü şüphesiz gelecektir. O halde yumuşak ve iyi davran.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٦
Doğrusu yaratan ve bilen ancak Rabbindir.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٧
And olsun ki, sana daima tekrarlanan yedi ayetli Fatiha'yı ve Kuran-ı Azim'i verdik.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٨
Kafirler içinde bazı kimselere verdiğimiz kat kat servete gözünü dikme, onlara üzülme; inananları kanatların altına al.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٩
De ki: "Doğrusu ben apaçık bir uyarıcıyım."

— Turkish Translation(Diyanet)

٩٠
Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.

— Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders