قَالَ
فَأۡتِ
بِهِۦٓ
إِن
كُنتَ
مِنَ
ٱلصَّٰدِقِينَ
٣١

Firavun: "Doğru sözlülerden isen haydi getir" dedi.

— Turkish Translation(Diyanet)

26:32

فَأَلۡقَىٰ

عَصَاهُ

فَإِذَا

هِيَ

ثُعۡبَانٞ

مُّبِينٞ

٣٢

Bunun üzerine Musa değneğini attı, besbelli bir yılan oluverdi.

— Turkish Translation(Diyanet)

26:33

وَنَزَعَ

يَدَهُۥ

فَإِذَا

هِيَ

بَيۡضَآءُ

لِلنَّٰظِرِينَ

٣٣

Elini çıkardı, bakanlara bembeyaz göründü.

— Turkish Translation(Diyanet)

26:34

قَالَ

لِلۡمَلَإِ

حَوۡلَهُۥٓ

إِنَّ

هَٰذَا

لَسَٰحِرٌ

عَلِيمٞ

٣٤

Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Doğrusu bu bilgin bir sihirbaz; sizi sihirle yurdunuzdan çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz?" dedi.

— Turkish Translation(Diyanet)

26:35

يُرِيدُ

أَن

يُخۡرِجَكُم

مِّنۡ

أَرۡضِكُم

بِسِحۡرِهِۦ

فَمَاذَا

تَأۡمُرُونَ

٣٥

Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Doğrusu bu bilgin bir sihirbaz; sizi sihirle yurdunuzdan çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz?" dedi.

— Turkish Translation(Diyanet)

26:36

قَالُوٓاْ

أَرۡجِهۡ

وَأَخَاهُ

وَٱبۡعَثۡ

فِي

ٱلۡمَدَآئِنِ

حَٰشِرِينَ

٣٦

"Onu ve kardeşini alıkoy, şehirlere, sana bütün bilgin sihirbazları getirecek toplayıcılar gönder" dediler.

— Turkish Translation(Diyanet)

26:37

يَأۡتُوكَ

بِكُلِّ

سَحَّارٍ

عَلِيمٖ

٣٧

"Onu ve kardeşini alıkoy, şehirlere, sana bütün bilgin sihirbazları getirecek toplayıcılar gönder" dediler.

— Turkish Translation(Diyanet)

26:38

فَجُمِعَ

ٱلسَّحَرَةُ

لِمِيقَٰتِ

يَوۡمٖ

مَّعۡلُومٖ

٣٨

Sihirbazlar, belirli bir günün bildirilen vaktinde toplandılar.

— Turkish Translation(Diyanet)

26:39

وَقِيلَ

لِلنَّاسِ

هَلۡ

أَنتُم

مُّجۡتَمِعُونَ

٣٩

İnsanlara: "Siz de toplanır mısınız?" denildi.

— Turkish Translation(Diyanet)

26:40

لَعَلَّنَا

نَتَّبِعُ

ٱلسَّحَرَةَ

إِن

كَانُواْ

هُمُ

ٱلۡغَٰلِبِينَ

٤٠

"Sihirbazlar üstün gelirlerse biz de onlara uyarız" dediler.

— Turkish Translation(Diyanet)

İpucu: ile gezinmeyi deneyinctrlK

Notes placeholders

قَالَفَأۡتِبِهِۦٓإِنكُنتَمِنَٱلصَّٰدِقِينَ٣١

قَالَ
فَأۡتِ
بِهِۦٓ
إِن
كُنتَ
مِنَ
ٱلصَّٰدِقِينَ
٣١