٢١

İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٢
Cennette olanlara diledikleri meyve ve etten bol bol veririz.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٣
Orada kadeh tokuştururlar; fakat bunda ne bir saçmalama, ne de bir günaha girme vardır.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٤
Sedefteki inciler gibi olan gençler yanlarında dolaşırlar.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٥
Birbirlerine dönüp soruşurlar:

Turkish Translation(Diyanet)

٢٦
"Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azabdan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır" derler.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٧
"Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azabdan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır" derler.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٨
"Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azabdan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır" derler.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٩
Öğüt ver; Rabbinin nimetiyle sen, ne kahinsin ne de delisin.

Turkish Translation(Diyanet)

٣٠
Yoksa senin için şöyle mi derler: "Şairdir, zamanın onun aleyhine dönmesini gözlüyoruz."

Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders