٣١

Ama, inkar eden kimselere denir ki: "Ayetlerim size okunmuş, siz de büyüklenip suçlu bir millet olmuştunuz değil mi?"

— Turkish Translation(Diyanet)

٣٢
"Doğrusu Allah'ın verdiği söz gerçektir, kıyamet saati şüphe götürmez" dendiği zaman: "Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz, yalnız yoktur sanıyoruz, buna dair kesin bir bilgi elde etmiş değiliz" derdiniz.

— Turkish Translation(Diyanet)

٣٣
İşledikleri kötülükler kendilerine belli oldu ve onları, alaya aldıkları şeyler kuşatıp mahvetti.

— Turkish Translation(Diyanet)

٣٤
Onlara denir ki: "Bugüne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi Biz de sizi unuttuk; varacağınız yer ateştir, yardımcılarınız da yoktur."

— Turkish Translation(Diyanet)

٣٥
"Bu, Allah'ın ayetlerini alaya almanızdan ve dünya hayatının sizi aldatmış olmasından ötürüdür." O gün, ne oradan çıkarılırlar ve ne de özürleri dinlenir.

— Turkish Translation(Diyanet)

٣٦
Övülmek, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin Rabbi olan Allah içindir.

— Turkish Translation(Diyanet)

٣٧
Göklerde ve yerde azamet O'nundur, O, güçlüdür, Hakim'dir.

— Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders