٨١

Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yiyin, bunda aşırı gitmeyin ki gazabımı haketmeyesiniz. Gazabımı hakeden kimse muhakkak mahvolur.

Turkish Translation(Diyanet)

٨٢
Doğrusu Ben, tevbe edeni, inanıp yararlı iş işleyerek doğru yola gireni bağışlarım.

Turkish Translation(Diyanet)

٨٣
"Musa! Seni milletinden daha çabuk gelmeye sevkeden nedir?" dedik.

Turkish Translation(Diyanet)

٨٤
Musa: "Onlar ardımdadır, Rabbim! Hoşnut olman için Sana acele geldim" dedi.

Turkish Translation(Diyanet)

٨٥
Allah: "Doğrusu Biz, senden sonra milletini sınadık; Samiri onları saptırdı" dedi.

Turkish Translation(Diyanet)

٨٦
Musa, milletine kızgın ve üzgün olarak döndü. "Ey milletim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Uzun bir zaman mı geçti, yoksa Rabbinizin gazabına mı uğramak istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?" dedi.

Turkish Translation(Diyanet)

٨٧
Onlar: "Sana verdiğimiz sözden kendi başımıza caymadık. O milletin ziynet eşyasından bize yükler dolusu taşıtıldı. Biz onları ateşe attık, aynı şekilde Samiri de attı" dediler.

Turkish Translation(Diyanet)

٨٨
Bunun üzerine Samiri onlara böğüren bir buzağı heykeli ortaya koydu. O ve adamları: "Bu sizin de Musa'nın da tanrısıdır, ama o unuttu" dediler.

Turkish Translation(Diyanet)

٨٩
Görmüyorlar mıydı ki, o heykel onlara ne söz söyleyebilir, ne zarar ve ne de fayda verebilirdi?

Turkish Translation(Diyanet)

٩٠
And olsun ki, Harun da onlara önceden: "Ey milletim! Siz bu buzağı ile sınanıyorsunuz. Sizin gerçek Rabbiniz Rahman'dır. Bana uyun, emrime itaat edin" demişti.

Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders