٣١

Ona bir akşam üstü, çalımlı, cins koşu atları sunulmuştu.

Turkish Translation(Diyanet)

٣٢
Süleyman: "Doğrusu ben bu iyi malları, Rabbimi anmayı sağladıkları için severim" demişti. Koşup, toz perdesi arkasında kayboldukları zaman: "onları bana getirin" dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başlamıştı.

Turkish Translation(Diyanet)

٣٣
Süleyman: "Doğrusu ben bu iyi malları, Rabbimi anmayı sağladıkları için severim" demişti. Koşup, toz perdesi arkasında kayboldukları zaman: "onları bana getirin" dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başlamıştı.

Turkish Translation(Diyanet)

٣٤
And olsun ki Süleyman'ı denedik, hükümranlığını zayıf düşürdük; sonra eski haline döndü.

Turkish Translation(Diyanet)

٣٥
Süleyman: "Rabbim! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; Sen şüphesiz, daima bağışta bulunansın" dedi.

Turkish Translation(Diyanet)

٣٦
Bunun üzerine Biz de, istediği yere onun buyruğu ile kolayca giden rüzgarı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğerlerini onun buyruğu altına verdik.

Turkish Translation(Diyanet)

٣٧
Bunun üzerine Biz de, istediği yere onun buyruğu ile kolayca giden rüzgarı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğerlerini onun buyruğu altına verdik.

Turkish Translation(Diyanet)

٣٨
Bunun üzerine Biz de, istediği yere onun buyruğu ile kolayca giden rüzgarı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğerlerini onun buyruğu altına verdik.

Turkish Translation(Diyanet)

٣٩
"İşte Bizim bağışımız budur; ister ver, ister tut, hesapsızdır." dedik.

Turkish Translation(Diyanet)

٤٠
Doğrusu onun katımızda yakınlığı ve güzel bir istikbali vardır.

Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders