١١

Halkı zalim olan nice kasabaları kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka milletler varettik.

— Turkish Translation(Diyanet)

١٢
Onlar bizim baskınımızı hissettiklerinde, oradan kaçmağa koyuluyorlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

١٣
"Koşup kaçmayın; size nimet verilen yere, yurdlarınıza dönün, elbette sorguya çekileceksiniz" dedik.

— Turkish Translation(Diyanet)

١٤
"Vay başımıza gelenlere! Doğrusu biz haksızlık yapmış kimseleriz" dediler.

— Turkish Translation(Diyanet)

١٥
Biz onları biçilmiş ot ve bir yığın kül haline getirinceye kadar haykırmaları devam etti.

— Turkish Translation(Diyanet)

١٦
Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.

— Turkish Translation(Diyanet)

١٧
Eğlenme dileseydik, bunu yapacak olsaydık, şanımıza uygun şekilde yapardık; ama yapmayız.

— Turkish Translation(Diyanet)

١٨
Gerçeği batılın başına çarparız ve onun beynini parçalar; böylece batıl ortadan kalkar. Allah'a yakıştırdığınız vasıflardan ötürü yazıklar olsun size!

— Turkish Translation(Diyanet)

١٩
Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Katında olanlar O'na kulluk etmekten çekinmezler ve usanmazlar.

— Turkish Translation(Diyanet)

٢٠
Gece ve gündüz, bıkmadan tesbih ederler.

— Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders