٤١

Ancak, defteri sağdan verilenler böyle değildir; onlar cennettedirler. Suçlulara: "Sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?" diye sorarlar.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٢
Ancak, defteri sağdan verilenler böyle değildir; onlar cennettedirler. Suçlulara: "Sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?" diye sorarlar.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٣
Onlar derler ki: "Namaz kılanlardan değildik."

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٤
"Düşkün kimseyi doyurmuyorduk."

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٥
"Batıla dalanlarla biz de dalardık."

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٦
"Ceza gününü yalanlardık."

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٧
"Ölüm bize o haldeyken geldi."

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٨
Artık onlara, şefaatçilerin şefaati fayda vermez.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٩
Öyleyken, bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çeviriyorlar?

— Turkish Translation(Diyanet)

٥٠
Aslandan ürkerek kaçan yabani merkeplere benzerler.

— Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders