وَلَئِنۡ
أَرۡسَلۡنَا
رِيحٗا
فَرَأَوۡهُ
مُصۡفَرّٗا
لَّظَلُّواْ
مِنۢ
بَعۡدِهِۦ
يَكۡفُرُونَ
٥١

Bir rüzgar göndersek de yeşilliklerin sarardığını görseler hemen nankörlüğe başlarlar.

— Turkish Translation(Diyanet)

30:52

فَإِنَّكَ

لَا

تُسۡمِعُ

ٱلۡمَوۡتَىٰ

وَلَا

تُسۡمِعُ

ٱلصُّمَّ

ٱلدُّعَآءَ

إِذَا

وَلَّوۡاْ

مُدۡبِرِينَ

٥٢

Tabiidir ki sen ölülere katiyyen işittiremezsin; dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.

— Turkish Translation(Diyanet)

30:53

وَمَآ

أَنتَ

بِهَٰدِ

ٱلۡعُمۡيِ

عَن

ضَلَٰلَتِهِمۡۖ

إِن

تُسۡمِعُ

إِلَّا

مَن

يُؤۡمِنُ

بِـَٔايَٰتِنَا

فَهُم

مُّسۡلِمُونَ

٥٣

Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola döndüremezsin; ancak ayetlerimize inananlara duyurabilirsin; işte onlar Müslümanlardır.

— Turkish Translation(Diyanet)

30:54

۞ ٱللَّهُ

ٱلَّذِي

خَلَقَكُم

مِّن

ضَعۡفٖ

ثُمَّ

جَعَلَ

مِنۢ

بَعۡدِ

ضَعۡفٖ

قُوَّةٗ

ثُمَّ

جَعَلَ

مِنۢ

بَعۡدِ

قُوَّةٖ

ضَعۡفٗا

وَشَيۡبَةٗۚ

يَخۡلُقُ

مَا

يَشَآءُۚ

وَهُوَ

ٱلۡعَلِيمُ

ٱلۡقَدِيرُ

٥٤

Sizi güçsüz olarak yaratan, güçsüzlükten sonra kuvvetli kılan, sonra da kuvvetliliğin ardından güçsüz ve ihtiyar yapan Allah'tır. O, dilediğini yaratır; bilendir, Kadir olandır.

— Turkish Translation(Diyanet)

30:55

وَيَوۡمَ

تَقُومُ

ٱلسَّاعَةُ

يُقۡسِمُ

ٱلۡمُجۡرِمُونَ

مَا

لَبِثُواْ

غَيۡرَ

سَاعَةٖۚ

كَذَٰلِكَ

كَانُواْ

يُؤۡفَكُونَ

٥٥

Kıyamet koptuğu gün suçlular sadece çok kısa bir müddet kalmış olduklarına yemin ederler. Böylece onlar dünyada da aldatılıp haktan döndürülüyorlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

30:56

وَقَالَ

ٱلَّذِينَ

أُوتُواْ

ٱلۡعِلۡمَ

وَٱلۡإِيمَٰنَ

لَقَدۡ

لَبِثۡتُمۡ

فِي

كِتَٰبِ

ٱللَّهِ

إِلَىٰ

يَوۡمِ

ٱلۡبَعۡثِۖ

فَهَٰذَا

يَوۡمُ

ٱلۡبَعۡثِ

وَلَٰكِنَّكُمۡ

كُنتُمۡ

لَا

تَعۡلَمُونَ

٥٦

Kendilerine ilim ve iman verilenler; "And olsun ki, siz Allah'ın yazısında mevcut yeniden dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu yeniden dirilme günüdür, fakat sizler anlamıyordunuz" derler.

— Turkish Translation(Diyanet)

30:57

فَيَوۡمَئِذٖ

لَّا

يَنفَعُ

ٱلَّذِينَ

ظَلَمُواْ

مَعۡذِرَتُهُمۡ

وَلَا

هُمۡ

يُسۡتَعۡتَبُونَ

٥٧

Zulmedenlerin, o gün mazeretleri fayda vermez; artık kendilerinden Allah'ı hoşnut edecek şeyleri yapmaları da istenmez.

— Turkish Translation(Diyanet)

30:58

وَلَقَدۡ

ضَرَبۡنَا

لِلنَّاسِ

فِي

هَٰذَا

ٱلۡقُرۡءَانِ

مِن

كُلِّ

مَثَلٖۚ

وَلَئِن

جِئۡتَهُم

بِـَٔايَةٖ

لَّيَقُولَنَّ

ٱلَّذِينَ

كَفَرُوٓاْ

إِنۡ

أَنتُمۡ

إِلَّا

مُبۡطِلُونَ

٥٨

And olsun ki bu Kuran'da insanlar için her türlü misali vermişizdir. Bununla beraber, eğer sen onlara bir mucize getirmiş olsan, inkar edenler: "Siz ancak batıl şeyler ortaya atanlarsınız" derler.

— Turkish Translation(Diyanet)

30:59