٨١

Allah yarattıklarından size gölgeler yapmış; dağlarda sığınacağınız barınaklar var etmiş, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, harpte sizi koruyacak zırhlar vermiştir. Size olan nimetini müslüman olasınız diye işte bu şekilde tamamlamaktadır.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٢
Eğer yüz çevirirlerse, sana düşenin sadece açıkça tebliğ olduğunu bil.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٣
Allah'ın nimetini hem bilirler hem de inkar ederler. Zaten çoğu kafir kimselerdir.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٤
Kıyamet günü her ümmetten bir şahit getiririz; inkar edenlere itiraz için izin de verilmez, onların özürleri de dinlenmez.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٥
Zulmedenler, azap görürlerken azabları hafifletilmez de geciktirilmez de.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٦
Allah'a ortak koşanlar, koştukları ortakları gördüklerinde: "Rabbimiz! Seni bırakıp yalvardığımız ortaklarımız bunlardır" derler. Koştukları ortaklar: "Doğrusu siz yalancısınız" diye söz atarlar.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٧
Puta tapanlar o gün Allah'ın hükmüne teslim olurlar; uydurdukları şeyler onlardan uzaklaşırlar.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٨
İnkar eden, Allah'ın yolundan alıkoyanlara, bozgunculuklarına karşılık azap üstüne azap veririz.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٩
O gün her ümmetten bir kişiyi onlara şahit tutarız. Seni de ümmetine şahit getiririz. Sana her şeyi açıklayan ve Müslümanlara doğruyu gösteren bir rehber, rahmet ve müjde olarak Kuran'ı indirdik.

— Turkish Translation(Diyanet)

٩٠
Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder; hayasızlığı, fenalığı ve haddi aşmayı yasak eder. Tutasınız diye size öğüt verir.

— Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders