٩١

İşte bunun gibi, onun yaptıklarının hepsini baştanbaşa biliyorduk.

Turkish Translation(Diyanet)

٩٢
Sonra yine bir yol tuttu.

Turkish Translation(Diyanet)

٩٣
Sonunda, iki dağın arasına varınca, orada nerdeyse hiç laf anlamayan bir millete rastladı.

Turkish Translation(Diyanet)

٩٤
Dediler ki: Zülkarneyn! Doğrusu Yecüc ve Mecüc bu ülkede bozgunculuk yapıyorlar. Bizimle onların arasına bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?

Turkish Translation(Diyanet)

٩٥
"Rabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. Bana gücünüzle yardım edin de sizinle onların arasına sağlam bir sed yapayım. Bana demir kütleleri getirin" dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: "Körükleyin" dedi. Demirler akkor haline gelince; "Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim" dedi.

Turkish Translation(Diyanet)

٩٦
"Rabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. Bana gücünüzle yardım edin de sizinle onların arasına sağlam bir sed yapayım. Bana demir kütleleri getirin" dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: "Körükleyin" dedi. Demirler akkor haline gelince; "Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim" dedi.

Turkish Translation(Diyanet)

٩٧
Artık Yecüc ve Mecüc onu ne aşabildiler ve ne de delip geçebildiler.

Turkish Translation(Diyanet)

٩٨
Zülkarneyn: "İşte bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin tayin ettiği zaman gelince onu yerle bir eder; Rabbimin verdiği söz gerçektir" dedi.

Turkish Translation(Diyanet)

٩٩
Biz o gün onları bırakırız, dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sura üflenince hepsini bir araya toplarız.

Turkish Translation(Diyanet)

١٠٠
Gözleri bizim öğüdümüze karşı kapalı olan ve öfkelerinden onu dinlemeye tahammül edemeyen kafirlere o gün cehennemi öyle bir gösteririz ki!

Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders