٢١

Sabah erken: "Ürünlerinizi devşirecekseniz erken çıkın" diye birbirlerine seslendiler.

— Turkish Translation(Diyanet)

٢٢
Sabah erken: "Ürünlerinizi devşirecekseniz erken çıkın" diye birbirlerine seslendiler.

— Turkish Translation(Diyanet)

٢٣
"Bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanımıza sokulmasın" diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

٢٤
"Bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanımıza sokulmasın" diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

٢٥
Yoksullara yardım etmeye güçleri yeterken böyle konuşarak erkenden gittiler.

— Turkish Translation(Diyanet)

٢٦
Bahçeyi gördüklerinde: "Herhalde yolumuzu şaşırmış olacağız; belki de biz yoksun bırakıldık" dediler.

— Turkish Translation(Diyanet)

٢٧
Bahçeyi gördüklerinde: "Herhalde yolumuzu şaşırmış olacağız; belki de biz yoksun bırakıldık" dediler.

— Turkish Translation(Diyanet)

٢٨
Ortancaları: "Ben size Allah'ı anmanız gerekmez mi, dememiş miydim?" dedi.

— Turkish Translation(Diyanet)

٢٩
"Rabbimizi tenzih ederiz; doğrusu biz yazık etmiştik" dediler.

— Turkish Translation(Diyanet)

٣٠
Birbirlerini yermeye başladılar.

— Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders