٤١

Seni onlardan uzaklaştırsak bile doğrusu Biz kendilerinden öç alırız; yahut onlara vadettiğimizi sana gösteririz. Çünkü onlara karşı gücü yetenleriz.

Turkish Translation(Diyanet)

٤٢
Seni onlardan uzaklaştırsak bile doğrusu Biz kendilerinden öç alırız; yahut onlara vadettiğimizi sana gösteririz. Çünkü onlara karşı gücü yetenleriz.

Turkish Translation(Diyanet)

٤٣
Sana vahyolunana sarıl, sen, şüphesiz doğru yol üzerindesin.

Turkish Translation(Diyanet)

٤٤
Doğrusu bu Kuran sana ve ümmetine bir öğüttür, ondan sorumlu tutulacaksınız.

Turkish Translation(Diyanet)

٤٥
Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor; Biz, Rahman olan Allah'tan başka, kulluk edilecek tanrılar meşru kılmış mıyız?

Turkish Translation(Diyanet)

٤٦
And olsun ki Biz Musa'yı mucizelerimizle Firavun'a ve erkanına göndermiştik, "Şüphesiz ben, Alemlerin Rabbinin elçisiyim" demişti.

Turkish Translation(Diyanet)

٤٧
Onlara mucizelerimizi getirdiği zaman, bunlara gülüvermişlerdi.

Turkish Translation(Diyanet)

٤٨
Onlara gösterdiğimiz her mucize diğerinden daha büyüktü; doğru yola dönmeleri için onları azaba uğrattık.

Turkish Translation(Diyanet)

٤٩
"Ey Sihirbaz! Sana verdiği ahde göre Rabbine bizim için yalvar da doğru yola erişelim" dediler.

Turkish Translation(Diyanet)

٥٠
Ama, azabı üzerlerinden kaldırdığımızda hemen sözlerinden döndüler.

Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders