٤١

Yoksa onların ortakları mı vardır? Doğru sözlü iseler ortaklarını getirsinler.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٢
O gün işin dehşetinden baldırlar açılır; gözleri dönmüş olarak yüzlerini zillet bürür; secdeye çağırılırlar ama buna güçleri yetmez. Oysa, kendileri sapasağlam oldukları zaman secdeye çağırılmışlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٣
O gün işin dehşetinden baldırlar açılır; gözleri dönmüş olarak yüzlerini zillet bürür; secdeye çağırılırlar ama buna güçleri yetmez. Oysa, kendileri sapasağlam oldukları zaman secdeye çağırılmışlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٤
Kuran'ı yalanlayanları Bana bırak; Biz onları bilmedikleri yerden yavaş yavaş azaba yaklaştıracağız.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٥
Onlara mehil veriyorum; doğrusu Benim tuzağım sağlamdır.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٦
Yoksa, sen onlardan ücret istiyorsun da, ağır bir borç altında mı kalıyorlar? Elbette hayır.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٧
Yoksa, gaybın bilgisi kendilerinin katında da onlar mı yazıyorlar?

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٨
Sen Rabbinin hükmüne kadar sabret; balık sahibi (Yunus) gibi olma, o, pek üzgün olarak Rabbine seslenmişti.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٩
Rabbinin katından ona bir nimet ulaşmasaydı, kınanmış olarak sahile atılacaktı.

— Turkish Translation(Diyanet)

٥٠
Rabbi onu seçip iyilerden kıldı. Doğrusu inkar edenler, Kuran'ı dinlediklerinde nerdeyse seni gözleriyle yıkıp devireceklerdi. "O delidir" diyorlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders