أَمَّنۡ
هَٰذَا
ٱلَّذِي
يَرۡزُقُكُمۡ
إِنۡ
أَمۡسَكَ
رِزۡقَهُۥۚ
بَل
لَّجُّواْ
فِي
عُتُوّٖ
وَنُفُورٍ
٢١

Allah size verdiği rızkı kesiverirse, size rızık verecek başka kim vardır? Hayır; onlar, azgınlık ve nefrette direnmektedirler.

— Turkish Translation(Diyanet)

67:22

أَفَمَن

يَمۡشِي

مُكِبًّا

عَلَىٰ

وَجۡهِهِۦٓ

أَهۡدَىٰٓ

أَمَّن

يَمۡشِي

سَوِيًّا

عَلَىٰ

صِرَٰطٖ

مُّسۡتَقِيمٖ

٢٢

Yüzükoyun sürünen mi, yoksa doğru yolda düpedüz yürüyen mi daha doğru yoldadır?

— Turkish Translation(Diyanet)

67:23

قُلۡ

هُوَ

ٱلَّذِيٓ

أَنشَأَكُمۡ

وَجَعَلَ

لَكُمُ

ٱلسَّمۡعَ

وَٱلۡأَبۡصَٰرَ

وَٱلۡأَفۡـِٔدَةَۚ

قَلِيلٗا

مَّا

تَشۡكُرُونَ

٢٣

De ki: "Sizi yaratan sizin için kulaklar, gözler ve kalbler var eden O'dur. Ne az şükrediyorsunuz!"

— Turkish Translation(Diyanet)

67:24

قُلۡ

هُوَ

ٱلَّذِي

ذَرَأَكُمۡ

فِي

ٱلۡأَرۡضِ

وَإِلَيۡهِ

تُحۡشَرُونَ

٢٤

Sizi yerde yaratıp yayan O'dur ve O'nun huzurunda toplanacaksınız.

— Turkish Translation(Diyanet)

67:25

وَيَقُولُونَ

مَتَىٰ

هَٰذَا

ٱلۡوَعۡدُ

إِن

كُنتُمۡ

صَٰدِقِينَ

٢٥

"Doğru sözlü iseniz bildirin bu azap sözü ne zamandır?" derler.

— Turkish Translation(Diyanet)

67:26

قُلۡ

إِنَّمَا

ٱلۡعِلۡمُ

عِندَ

ٱللَّهِ

وَإِنَّمَآ

أَنَا۠

نَذِيرٞ

مُّبِينٞ

٢٦

De ki: "Onu bilmek ancak Allah'a mahsustur. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım."

— Turkish Translation(Diyanet)

67:27

فَلَمَّا

رَأَوۡهُ

زُلۡفَةٗ

سِيٓـَٔتۡ

وُجُوهُ

ٱلَّذِينَ

كَفَرُواْ

وَقِيلَ

هَٰذَا

ٱلَّذِي

كُنتُم

بِهِۦ

تَدَّعُونَ

٢٧

Azabı yaklaşırken gördükleri zaman, inkar edenlerin yüzleri çirkinleşip kararır; onlara: "Sizin arayıp durduğunuz işte budur" denir.

— Turkish Translation(Diyanet)

67:28

قُلۡ

أَرَءَيۡتُمۡ

إِنۡ

أَهۡلَكَنِيَ

ٱللَّهُ

وَمَن

مَّعِيَ

أَوۡ

رَحِمَنَا

فَمَن

يُجِيرُ

ٱلۡكَٰفِرِينَ

مِنۡ

عَذَابٍ

أَلِيمٖ

٢٨

De ki: "Allah, beni ve benimle beraber bulunanları isterse yok eder veya isterse merhamet eder; söyleyin, bu takdirde inkarcıları, can yakıcı azabdan kim alıkoyabilir?"

— Turkish Translation(Diyanet)

67:29

قُلۡ

هُوَ

ٱلرَّحۡمَٰنُ

ءَامَنَّا

بِهِۦ

وَعَلَيۡهِ

تَوَكَّلۡنَاۖ

فَسَتَعۡلَمُونَ

مَنۡ

هُوَ

فِي

ضَلَٰلٖ

مُّبِينٖ

٢٩

De ki: "Bizim inandığımız ve kendisine güvendiğimiz, Rahman olan Allah'tır. Kimin apaçık bir sapıklıkta olduğunu yakında bileceksiniz."

— Turkish Translation(Diyanet)

67:30

قُلۡ

أَرَءَيۡتُمۡ

إِنۡ

أَصۡبَحَ

مَآؤُكُمۡ

غَوۡرٗا

فَمَن

يَأۡتِيكُم

بِمَآءٖ

مَّعِينِۭ

٣٠

De ki: "Suyunuz yere batarsa, söyleyin, size kim temiz bir su kaynağı getirebilir?"

— Turkish Translation(Diyanet)

İpucu: ile gezinmeyi deneyinctrlK

Notes placeholders

أَمَّنۡهَٰذَاٱلَّذِييَرۡزُقُكُمۡإِنۡأَمۡسَكَرِزۡقَهُۥۚبَللَّجُّواْفِيعُتُوّٖوَنُفُورٍ٢١

أَمَّنۡ
هَٰذَا
ٱلَّذِي
يَرۡزُقُكُمۡ
إِنۡ
أَمۡسَكَ
رِزۡقَهُۥۚ
بَل
لَّجُّواْ
فِي
عُتُوّٖ
وَنُفُورٍ
٢١