٤١

Defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara!

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٢
İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٣
İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٤
İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٥
Çünkü onlar, bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٦
Çünkü onlar, bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٧
Şöyle söylerlerdi: "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, biz mi tekrar dirileceğiz?"

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٨
"Önce gelip geçmiş babalarımız da mı?"

— Turkish Translation(Diyanet)

٤٩
De ki: "Şüphesiz öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün belirli bir vaktinde toplanacaklardır."

— Turkish Translation(Diyanet)

٥٠
De ki: "Şüphesiz öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün belirli bir vaktinde toplanacaklardır."

— Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders