٢١

Belki yollarından dönerler diye and olsun onlara büyük azabdan önce dünya azabından tattırırız.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٢
Rabbinin ayetleri kendisine hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim var mıdır? Şüphesiz suçlulardan öç alacağız.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٣
And olsun ki Musa'ya Kitap verdik; Sakın sen ona kavuşacağından şüphe etme. Musa'ya verdiğimizi İsrailoğullarına doğruluk rehberi kıldık.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٤
Sabredip ayetlerimize kesin olarak inanmalarından ötürü, aralarından, onları buyruğumuzla doğru yola götüren önderler yaptık.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٥
Muhakkak ki Rabbin ayrılığa düştükleri şeylerde kıyamet günü aralarında hükmedecektir.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٦
Şimdi yurtlarında gezip dolaştıkları, kendilerinden önceki nice nesilleri yok etmiş olmamız onları doğru yola sevketmez mi? Bunlarda şüphesiz ibretler vardır. Dinlemezler mi?

Turkish Translation(Diyanet)

٢٧
Kuru yerlere suyu gönderip onunla hayvanlarının ve kendilerinin yedikleri ekinleri çıkardığımızı görmezler mi? Görmüyorlar mı?

Turkish Translation(Diyanet)

٢٨
"Doğru söylüyorsanız bildirin bu hüküm ne zaman verilecektir?" derler.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٩
De ki: "Hükmün verileceği gün inkarcılara ne inanmaları fayda verir ve ne de ertelenirler."

Turkish Translation(Diyanet)

٣٠
Onları bırak, bekle; zaten onlar da senin akıbetini beklemektedirler.

Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders