٧١

Eğer gerçek onların heveslerine uysaydı, gökler, yer ve onlarda bulananlar bozulup giderdi. Onlara, kendilerine öğüt veren bir şey getirdik; onlar ise öğütlerinden yüz çevirirler.

— Turkish Translation(Diyanet)

٧٢
Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun? Rabbinin ecri daha iyidir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.

— Turkish Translation(Diyanet)

٧٣
Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar.

— Turkish Translation(Diyanet)

٧٤
Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar.

— Turkish Translation(Diyanet)

٧٥
Biz onlara acısak ve başlarındaki sıkıntıyı gidersek bile, azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlar.

— Turkish Translation(Diyanet)

٧٦
And olsun ki, Biz onları azabla yakalamıştık, yine de Rablerine boyun eğmemiş ve yakarmamışlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

٧٧
Sonunda onlara şiddetli bir azap kapısı açtığımız zaman ümitsiz kalıverdiler.

— Turkish Translation(Diyanet)

٧٨
Oysa, sizin için kulaklar, gözler ve kalbler vareden O'dur. Pek az şükrediyorsunuz.

— Turkish Translation(Diyanet)

٧٩
Sizi yerde yaratıp yayan O'dur ve O'nun huzurunda toplanacaksınız.

— Turkish Translation(Diyanet)

٨٠
Dirilten de, öldüren de O'dur. Gece ile gündüzün birbiri ardından gitmesi de O'nun emrine bağlıdır. Düşünmez misiniz?

— Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders