٤١

Gerçekten, onları bir çığlık yakaladı ve onları süprüntü yığını haline getirdik. Haksızlık eden millet, rahmetden ırak olsun!

Turkish Translation(Diyanet)

٤٢
Ardlarından başka nesiller varettik.

Turkish Translation(Diyanet)

٤٣
Hiçbir ümmet, kendi süresini ne çabuklaştırabilir ve ne de geciktirebilir.

Turkish Translation(Diyanet)

٤٤
Sonra birbiri peşinden peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu yalancı saydılar. Onları birbiri peşinden yok edip hepsini birer efsane yaptık. İnanmayan millet, rahmetden ırak olsun!

Turkish Translation(Diyanet)

٤٥
Sonra Musa ve kardeşi Harun'u, Firavun ve erkanına mucizelerimiz ve apaçık delille gönderdik. Büyüklük tasladılar. Zaten mağrur bir topluluktular.

Turkish Translation(Diyanet)

٤٦
Sonra Musa ve kardeşi Harun'u, Firavun ve erkanına mucizelerimiz ve apaçık delille gönderdik. Büyüklük tasladılar. Zaten mağrur bir topluluktular.

Turkish Translation(Diyanet)

٤٧
Bu yüzden: "Milletleri bize kul iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız?" deyip onları yalancı saydılar. Bu yüzden yok edildiler.

Turkish Translation(Diyanet)

٤٨
Bu yüzden: "Milletleri bize kul iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız?" deyip onları yalancı saydılar. Bu yüzden yok edildiler.

Turkish Translation(Diyanet)

٤٩
And olsun ki Musa'ya, doğru yola girsinler diye Kitap verdik.

Turkish Translation(Diyanet)

٥٠
Meryem oğlunu da, annesini de mucize kıldık. Her ikisini de, pınarı bulunan, oturmaya elverişli yüksek bir yere yerleştirdik.

Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders