١١

İşte onlar, temelli kalacakları Firdevs cennetine varis olanlardır.

— Turkish Translation(Diyanet)

١٢
And olsun ki, insanı süzme çamurdan yarattık.

— Turkish Translation(Diyanet)

١٣
Sonra onu nutfe halinde sağlam bir yere yerleştirdik.

— Turkish Translation(Diyanet)

١٤
Sonra nutfeyi kan pıhtısına çevirdik, kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratık yaptık: Biçim verenlerin en güzeli olan Allah ne uludur!

— Turkish Translation(Diyanet)

١٥
Sizler, bütün bunlardan sonra ölürsünüz.

— Turkish Translation(Diyanet)

١٦
Şüphesiz kıyamet günü tekrar diriltilirsiniz.

— Turkish Translation(Diyanet)

١٧
And olsun ki, üstünüzde yedi tabaka yarattık. Biz, yarattığımızdan habersiz değiliz.

— Turkish Translation(Diyanet)

١٨
Gökten suyu ölçülü indirdik de, onu yerde durdurduk. Şüphesiz onu gidermeye de kadiriz.

— Turkish Translation(Diyanet)

١٩
Onunla, içinde, yediğiniz birçok meyvalar bulunan hurmalık ve üzüm bağları, Tur-i Sina'da yetişen, yiyenlere, yağ ve katık veren zeytin ağacını var ettik.

— Turkish Translation(Diyanet)

٢٠
Onunla, içinde, yediğiniz birçok meyvalar bulunan hurmalık ve üzüm bağları, Tur-i Sina'da yetişen, yiyenlere, yağ ve katık veren zeytin ağacını var ettik.

— Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders