٢١

Allah size verdiği rızkı kesiverirse, size rızık verecek başka kim vardır? Hayır; onlar, azgınlık ve nefrette direnmektedirler.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٢
Yüzükoyun sürünen mi, yoksa doğru yolda düpedüz yürüyen mi daha doğru yoldadır?

Turkish Translation(Diyanet)

٢٣
De ki: "Sizi yaratan sizin için kulaklar, gözler ve kalbler var eden O'dur. Ne az şükrediyorsunuz!"

Turkish Translation(Diyanet)

٢٤
Sizi yerde yaratıp yayan O'dur ve O'nun huzurunda toplanacaksınız.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٥
"Doğru sözlü iseniz bildirin bu azap sözü ne zamandır?" derler.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٦
De ki: "Onu bilmek ancak Allah'a mahsustur. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım."

Turkish Translation(Diyanet)

٢٧
Azabı yaklaşırken gördükleri zaman, inkar edenlerin yüzleri çirkinleşip kararır; onlara: "Sizin arayıp durduğunuz işte budur" denir.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٨
De ki: "Allah, beni ve benimle beraber bulunanları isterse yok eder veya isterse merhamet eder; söyleyin, bu takdirde inkarcıları, can yakıcı azabdan kim alıkoyabilir?"

Turkish Translation(Diyanet)

٢٩
De ki: "Bizim inandığımız ve kendisine güvendiğimiz, Rahman olan Allah'tır. Kimin apaçık bir sapıklıkta olduğunu yakında bileceksiniz."

Turkish Translation(Diyanet)

٣٠
De ki: "Suyunuz yere batarsa, söyleyin, size kim temiz bir su kaynağı getirebilir?"

Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders