١١

Allah da onları bu yüzden o günün fenalığından korur; onların yüzüne parlaklık ve neşe verir.

Turkish Translation(Diyanet)

١٢
Sabırlarının karşılığı, cennet ve oradaki ipeklerdir.

Turkish Translation(Diyanet)

١٣
Orada tahtlara yaslanırlar; orada yakıcı sıcak ve dondurucu soğuk görmezler.

Turkish Translation(Diyanet)

١٤
Meyve ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkmış ve onların koparılması kolaylaştırılmıştır.

Turkish Translation(Diyanet)

١٥
Çevrelerinde gümüş kaplar ve billur kaseler dolaştırılır.

Turkish Translation(Diyanet)

١٦
Billurları gümüş gibi parlaktır, onları ölçüp ölçüp dağıtırlar.

Turkish Translation(Diyanet)

١٧
Orada, zencefil karışık bir tasla içirilirler.

Turkish Translation(Diyanet)

١٨
O pınara "Selsebil" denir.

Turkish Translation(Diyanet)

١٩
Yanlarında ölümsüz gençler dolaşır; onları gördüğünde saçılmış birer inci sanırsın.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٠
Oranın neresine baksan, nimet ve büyük bir saltanat görürsün.

Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders