٢١

Artık o, meyveleri sarkmış, yüksek bir bahçede, hoş bir yaşayış içindedir.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٢
Artık o, meyveleri sarkmış, yüksek bir bahçede, hoş bir yaşayış içindedir.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٣
Artık o, meyveleri sarkmış, yüksek bir bahçede, hoş bir yaşayış içindedir.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٤
Onlara şöyle denir: "Geçmiş günlerde, peşinen işlediklerinize karşılık afiyetle yiyiniz içiniz."

Turkish Translation(Diyanet)

٢٥
Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke son bulmuş olsaydı; malım bana fayda vermedi; gücüm de kalmadı" der.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٦
Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke son bulmuş olsaydı; malım bana fayda vermedi; gücüm de kalmadı" der.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٧
Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke son bulmuş olsaydı; malım bana fayda vermedi; gücüm de kalmadı" der.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٨
Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke son bulmuş olsaydı; malım bana fayda vermedi; gücüm de kalmadı" der.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٩
Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke son bulmuş olsaydı; malım bana fayda vermedi; gücüm de kalmadı" der.

Turkish Translation(Diyanet)

٣٠
İlgililere şöyle buyurulur: "O'nu alın, bağlayın."

Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders