فَتَنَادَوۡاْ
مُصۡبِحِينَ
٢١

Sabah erken: "Ürünlerinizi devşirecekseniz erken çıkın" diye birbirlerine seslendiler.

— Turkish Translation(Diyanet)

68:22

أَنِ

ٱغۡدُواْ

عَلَىٰ

حَرۡثِكُمۡ

إِن

كُنتُمۡ

صَٰرِمِينَ

٢٢

Sabah erken: "Ürünlerinizi devşirecekseniz erken çıkın" diye birbirlerine seslendiler.

— Turkish Translation(Diyanet)

68:23

فَٱنطَلَقُواْ

وَهُمۡ

يَتَخَٰفَتُونَ

٢٣

"Bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanımıza sokulmasın" diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

68:24

أَن

لَّا

يَدۡخُلَنَّهَا

ٱلۡيَوۡمَ

عَلَيۡكُم

مِّسۡكِينٞ

٢٤

"Bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanımıza sokulmasın" diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

68:25

وَغَدَوۡاْ

عَلَىٰ

حَرۡدٖ

قَٰدِرِينَ

٢٥

Yoksullara yardım etmeye güçleri yeterken böyle konuşarak erkenden gittiler.

— Turkish Translation(Diyanet)

68:26

فَلَمَّا

رَأَوۡهَا

قَالُوٓاْ

إِنَّا

لَضَآلُّونَ

٢٦

Bahçeyi gördüklerinde: "Herhalde yolumuzu şaşırmış olacağız; belki de biz yoksun bırakıldık" dediler.

— Turkish Translation(Diyanet)

68:27

بَلۡ

نَحۡنُ

مَحۡرُومُونَ

٢٧

Bahçeyi gördüklerinde: "Herhalde yolumuzu şaşırmış olacağız; belki de biz yoksun bırakıldık" dediler.

— Turkish Translation(Diyanet)

68:28

قَالَ

أَوۡسَطُهُمۡ

أَلَمۡ

أَقُل

لَّكُمۡ

لَوۡلَا

تُسَبِّحُونَ

٢٨

Ortancaları: "Ben size Allah'ı anmanız gerekmez mi, dememiş miydim?" dedi.

— Turkish Translation(Diyanet)

68:29

قَالُواْ

سُبۡحَٰنَ

رَبِّنَآ

إِنَّا

كُنَّا

ظَٰلِمِينَ

٢٩

"Rabbimizi tenzih ederiz; doğrusu biz yazık etmiştik" dediler.

— Turkish Translation(Diyanet)

68:30

فَأَقۡبَلَ

بَعۡضُهُمۡ

عَلَىٰ

بَعۡضٖ

يَتَلَٰوَمُونَ

٣٠

Birbirlerini yermeye başladılar.

— Turkish Translation(Diyanet)

İpucu: ile gezinmeyi deneyinctrlK

Notes placeholders

فَتَنَادَوۡاْمُصۡبِحِينَ٢١

فَتَنَادَوۡاْ
مُصۡبِحِينَ
٢١