٢١

Her can, kendisiyle beraber bir sürücü ve şahit bulunduğu halde gelir.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٢
Ona: "And olsun ki, sen, bundan gafildin; işte senden gaflet perdesini kaldırdık, bugün artık görüşün keskindir" denir.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٣
Yanındaki melek: "İşte bu yanımdaki hazırdır" der.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٤
Allah: "Ey sürücü ve şahit! Her inatçı inkarcıyı, iyiliklere boyuna engel olan, mütecaviz, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen kişiyi cehenneme atın, onu çetin bir azaba sokun" buyurur.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٥
Allah: "Ey sürücü ve şahit! Her inatçı inkarcıyı, iyiliklere boyuna engel olan, mütecaviz, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen kişiyi cehenneme atın, onu çetin bir azaba sokun" buyurur.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٦
Allah: "Ey sürücü ve şahit! Her inatçı inkarcıyı, iyiliklere boyuna engel olan, mütecaviz, şüpheye düşüren, Allah'ın yanında başka tanrı benimseyen kişiyi cehenneme atın, onu çetin bir azaba sokun" buyurur.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٧
Yanındaki şeytan: "Rabbimiz! Ben onu azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklıktaydı" der.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٨
Allah: "Benim katımda çekişmeyin; size bunu önceden bildirmiştim. Benim katımda söz değişmez; Ben kullara asla zulmetmem" der.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٩
Allah: "Benim katımda çekişmeyin; size bunu önceden bildirmiştim. Benim katımda söz değişmez; Ben kullara asla zulmetmem" der.

Turkish Translation(Diyanet)

٣٠
O gün cehenneme: "Doldun mu?" deriz, o: "Daha var mı?" der.

Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders