٢١

İnananlar: "Keşke bir süre indirilse de cihada çıksak" derlerdi. Fakat hükmü açık bir süre inip, orada savaş zikredilince, kalblerinde hastalık olanların, ölüm korkusuyla bayılmış kimselerin bakışları gibi, sana baktıklarını gördün. Oysa onlara itaat etmek ve uygun olanı söylemek yaraşırdı. İş ciddileşince Allah'a verdikleri yeminde doğruluk gösterselerdi, onların iyiliğine olurdu.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٢
Geri dönerseniz yeryüzünde bozgunculuk yapmanız ve akrabalık bağlarını kesmeniz beklenmez mi sizden?

Turkish Translation(Diyanet)

٢٣
İşte, Allah'ın lanetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği bunlardır.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٤
Bunlar Kuran'ı düşünmezler mi? Yoksa kalbleri kilitli midir?

Turkish Translation(Diyanet)

٢٥
Kendileri için doğru yol belli olduktan sonra ardlarına dönenleri, bu işi yapmaya şeytan sürüklemiş, onlara ümit vermiştir.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٦
Bu, Allah'ın indirdiğini beğenmeyen kimselerin: "Biz bazı işlerde size itaat edeceğiz" demelerindendir. Allah onların gizlediklerini bilir.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٧
Melekler, onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken durumları nice olur?

Turkish Translation(Diyanet)

٢٨
Bu, Allah'ı gazablandıran şeye uymaları ve O'nun rızasından hoşnut olmamalarından ötürüdür. Allah da onların işlerini boşa çıkarmıştır.

Turkish Translation(Diyanet)

٢٩
Yoksa, kalblerinde hastalık olanlar, Allah'ın onların kinlerini dışarı vurmayacağını mı sandılar?

Turkish Translation(Diyanet)

٣٠
Eğer dileseydik, Biz onları sana gösterirdik; sen de onları yüzlerinden tanırdın. And olsun ki sen, onları konuşmalarından da tanırsın; Allah işlediklerinizi bilir.

Turkish Translation(Diyanet)

Notes placeholders