وَإِن
لَّمۡ
تُؤۡمِنُواْ
لِي
فَٱعۡتَزِلُونِ
٢١

"Bana inanmazsanız, başımdan çekilin."

— Turkish Translation(Diyanet)

44:22

فَدَعَا

رَبَّهُۥٓ

أَنَّ

هَٰٓؤُلَآءِ

قَوۡمٞ

مُّجۡرِمُونَ

٢٢

Bunlar, suçlu bir millet olduğu için, Rabbine yardım etmesi için yalvardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

44:23

فَأَسۡرِ

بِعِبَادِي

لَيۡلًا

إِنَّكُم

مُّتَّبَعُونَ

٢٣

Allah da şöyle buyurdu: "Kullarımı geceleyin yola çıkar; şüphesiz takip olunacaksınız."

— Turkish Translation(Diyanet)

44:24

وَٱتۡرُكِ

ٱلۡبَحۡرَ

رَهۡوًاۖ

إِنَّهُمۡ

جُندٞ

مُّغۡرَقُونَ

٢٤

"Denizi sakin iken geride bırak, doğrusu onlar suda boğulacak bir ordudur."

— Turkish Translation(Diyanet)

44:25

كَمۡ

تَرَكُواْ

مِن

جَنَّٰتٖ

وَعُيُونٖ

٢٥

Orada nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel konaklar, eğlenip durdukları nimetler bırakmışlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

44:26

وَزُرُوعٖ

وَمَقَامٖ

كَرِيمٖ

٢٦

Orada nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel konaklar, eğlenip durdukları nimetler bırakmışlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

44:27

وَنَعۡمَةٖ

كَانُواْ

فِيهَا

فَٰكِهِينَ

٢٧

Orada nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel konaklar, eğlenip durdukları nimetler bırakmışlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

44:28

كَذَٰلِكَۖ

وَأَوۡرَثۡنَٰهَا

قَوۡمًا

ءَاخَرِينَ

٢٨

Bu böyledir; onları başka bir millete miras bıraktık.

— Turkish Translation(Diyanet)

44:29

فَمَا

بَكَتۡ

عَلَيۡهِمُ

ٱلسَّمَآءُ

وَٱلۡأَرۡضُ

وَمَا

كَانُواْ

مُنظَرِينَ

٢٩

Gök ve yer, onlar için gözyaşı dökmedi, onlar erteye bırakılmamışlardı.

— Turkish Translation(Diyanet)

44:30

وَلَقَدۡ

نَجَّيۡنَا

بَنِيٓ

إِسۡرَٰٓءِيلَ

مِنَ

ٱلۡعَذَابِ

ٱلۡمُهِينِ

٣٠

And olsun ki, İsrailoğullarını, azgın bir zorba olan Firavun'un alçaltıcı azabından kurtardık.

— Turkish Translation(Diyanet)

İpucu: ile gezinmeyi deneyinctrlK

Notes placeholders

وَإِنلَّمۡتُؤۡمِنُواْلِيفَٱعۡتَزِلُونِ٢١

وَإِن
لَّمۡ
تُؤۡمِنُواْ
لِي
فَٱعۡتَزِلُونِ
٢١