وَلَهُم
مَّقَٰمِعُ
مِنۡ
حَدِيدٖ
٢١

İşte Rableri hakkında tartışmaya giren iki taraf: O'nu inkar edenlere, ateşten elbiseler kesilmiştir, başlarına da kaynar su dökülür de bununla karınlarındakiler ve deriler eritilir. Demir topuzlar da onlar içindir.

— Turkish Translation(Diyanet)

22:22

كُلَّمَآ

أَرَادُوٓاْ

أَن

يَخۡرُجُواْ

مِنۡهَا

مِنۡ

غَمٍّ

أُعِيدُواْ

فِيهَا

وَذُوقُواْ

عَذَابَ

ٱلۡحَرِيقِ

٢٢

Orada, uğradıkları gamdan ne zaman çıkmak isteseler her defasında oraya geri çevrilirler: "Yakıcı azabı tadın" denir.

— Turkish Translation(Diyanet)

22:23

إِنَّ

ٱللَّهَ

يُدۡخِلُ

ٱلَّذِينَ

ءَامَنُواْ

وَعَمِلُواْ

ٱلصَّٰلِحَٰتِ

جَنَّٰتٖ

تَجۡرِي

مِن

تَحۡتِهَا

ٱلۡأَنۡهَٰرُ

يُحَلَّوۡنَ

فِيهَا

مِنۡ

أَسَاوِرَ

مِن

ذَهَبٖ

وَلُؤۡلُؤٗاۖ

وَلِبَاسُهُمۡ

فِيهَا

حَرِيرٞ

٢٣

Doğrusu Allah, inanıp yararlı iş işleyenleri, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Orada altın bilezikler ve inciler takınırlar. Oradaki elbiseleri de ipektendir.

— Turkish Translation(Diyanet)

22:24

وَهُدُوٓاْ

إِلَى

ٱلطَّيِّبِ

مِنَ

ٱلۡقَوۡلِ

وَهُدُوٓاْ

إِلَىٰ

صِرَٰطِ

ٱلۡحَمِيدِ

٢٤

Bu kimseler, sözün güzelini işitecek duruma ulaştırılmışlar, övülmeğe layık olan Allah'ın yoluna eriştirilmişlerdir.

— Turkish Translation(Diyanet)

22:25

إِنَّ

ٱلَّذِينَ

كَفَرُواْ

وَيَصُدُّونَ

عَن

سَبِيلِ

ٱللَّهِ

وَٱلۡمَسۡجِدِ

ٱلۡحَرَامِ

ٱلَّذِي

جَعَلۡنَٰهُ

لِلنَّاسِ

سَوَآءً

ٱلۡعَٰكِفُ

فِيهِ

وَٱلۡبَادِۚ

وَمَن

يُرِدۡ

فِيهِ

بِإِلۡحَادِۭ

بِظُلۡمٖ

نُّذِقۡهُ

مِنۡ

عَذَابٍ

أَلِيمٖ

٢٥

Doğrusu inkar edenleri, Allah'ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılınan Mescidi Haram'dan alıkoyanları ve orada zulm ile yanlış yola saptırmak isteyeni, can yakıcı bir azaba uğratırız.

— Turkish Translation(Diyanet)

22:26

وَإِذۡ

بَوَّأۡنَا

لِإِبۡرَٰهِيمَ

مَكَانَ

ٱلۡبَيۡتِ

أَن

لَّا

تُشۡرِكۡ

بِي

شَيۡـٔٗا

وَطَهِّرۡ

بَيۡتِيَ

لِلطَّآئِفِينَ

وَٱلۡقَآئِمِينَ

وَٱلرُّكَّعِ

ٱلسُّجُودِ

٢٦

"Bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf edenler, orada kıyama duranlar, rüku edenler ve secdeye varanlar için Evimi temiz tut" diye İbrahim'i Kabe'nin yerine yerleştirmiştik.

— Turkish Translation(Diyanet)

22:27

وَأَذِّن

فِي

ٱلنَّاسِ

بِٱلۡحَجِّ

يَأۡتُوكَ

رِجَالٗا

وَعَلَىٰ

كُلِّ

ضَامِرٖ

يَأۡتِينَ

مِن

كُلِّ

فَجٍّ

عَمِيقٖ

٢٧

İnsanları hacca çağır; yürüyerek veya binekler üstünde uzak yollardan sana gelsinler.

— Turkish Translation(Diyanet)

22:28

لِّيَشۡهَدُواْ

مَنَٰفِعَ

لَهُمۡ

وَيَذۡكُرُواْ

ٱسۡمَ

ٱللَّهِ

فِيٓ

أَيَّامٖ

مَّعۡلُومَٰتٍ

عَلَىٰ

مَا

رَزَقَهُم

مِّنۢ

بَهِيمَةِ

ٱلۡأَنۡعَٰمِۖ

فَكُلُواْ

مِنۡهَا

وَأَطۡعِمُواْ

ٱلۡبَآئِسَ

ٱلۡفَقِيرَ

٢٨

Taki kendi menfaatlerine şahid olsunlar; Allah'ın onlara rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde kurban ederken O'nun adını ansınlar. Siz de bunlardan yiyin, çaresiz kalmış yoksulu da doyurun.

— Turkish Translation(Diyanet)

22:29

ثُمَّ

لۡيَقۡضُواْ

تَفَثَهُمۡ

وَلۡيُوفُواْ

نُذُورَهُمۡ

وَلۡيَطَّوَّفُواْ

بِٱلۡبَيۡتِ

ٱلۡعَتِيقِ

٢٩

Sonra kirlerini giderip temizlensinler. Adaklarını yerine getirsinler. Kabe'yi tavaf etsinler.

— Turkish Translation(Diyanet)

22:30

ذَٰلِكَۖ

وَمَن

يُعَظِّمۡ

حُرُمَٰتِ

ٱللَّهِ

فَهُوَ

خَيۡرٞ

لَّهُۥ

عِندَ

رَبِّهِۦۗ

وَأُحِلَّتۡ

لَكُمُ

ٱلۡأَنۡعَٰمُ

إِلَّا

مَا

يُتۡلَىٰ

عَلَيۡكُمۡۖ

فَٱجۡتَنِبُواْ

ٱلرِّجۡسَ

مِنَ

ٱلۡأَوۡثَٰنِ

وَٱجۡتَنِبُواْ

قَوۡلَ

ٱلزُّورِ

٣٠

İşte böyle. Kim Allah'ın yasaklarına saygı gösterirse, bu Rabbinin katında kendi iyiliğinedir. (Haram olduğu) size okunanlar dışında kalan hayvanlar, size helal kılındı. O halde pis putlardan sakının; yalan sözden kaçının.

— Turkish Translation(Diyanet)

İpucu: ile gezinmeyi deneyinctrlK